Blog – Full Width

by

İş Yaşamında Ruhsallık

İş Yaşamında Ruhsallık Nedir?

İş yaşamında ruhsallık, işyeri ruhsallığı, iş yerinde ruhsallık, ruhsal işyeri, örgütsel ruhsallık, kurumsal ruhsallık, spiritüel iş yeri, iş yerinde spiritüellik gibi çeşitli kullanımlarda karşımıza çıkıyor. Biz uygulamalarımızda daha çok, iş yaşamında ruhsallık ve İş’te Ruh ifadelerine yer vereceğiz.

İş’te Ruh der ki: İç dünyamız iş dünyamızdan, iş dünyamız da iç dünyamızdan etkilenir. Çalışma ortamında karşılaştığımız zorlayıcı durumlar nedeniyle iç dünyamızda, özel hayatımızda ve sosyal ilişkilerimizde zorlanmalar ve sorunlar yaşayabiliyoruz. Benzer şekilde, iç dünyamızda, özel hayatımızda veya sosyal ilişkilerimizde karşılaştığımız zorlayıcı durumlar da çalışmalarımızı, iş ortamındaki verimliliği, mutluluğu etkiler.

Çift yönlü, hatta diğer paydaşları da dikkate aldığımızda çok yönlü bir durum karşımıza çıkar.

Bireyin iç dünyası, özel hayatı, sosyal hayatı ve iş hayatı bütünsel olarak bireyin esenlik halini etkiler.

Birey, anlamlı bulduğu bir işle meşgul olduğunda, değerlerine uygun iş ortamında bulunduğunda, çalışma hayatı yaşamının diğer parçaları ile uyum içinde olduğunda doyumlu ve esenlikli bir yaşam sürebilir.

Bu anlamda İş’te Ruh, insan kaynakları yönetimi kapsamında, psikoloji ve sosyoloji bilimlerinin desteği ile bireyin çalışma hayatındaki esenliğine odaklanır. Çalışan esenliğinin sağlanması, doğrudan kurumsal esenlik halini de sağlar.

İş’te Ruh yaklaşımını benimseyen kurumlar, hem kurumsal esenlik hem çalışan esenlik hali için çalışanların kendilerini gerçekleştirme ideallerini destekleyici tutum, davranış ve politikalar izler.

Değerler, anlamlılık, iş-özel yaşam uyumu, bireyin otantik varlığını özgürce ve yargılanmadan ortaya koyabilmesi alanlarında destekleyici ve bütünleyici rol oynar.

İş Yaşamında Ruhsallık Din ile İlgili Midir?

İş yaşamında ruhsallık yaklaşımında geçen ruh sözcüğü, din ve inanç kavramlarını çağrıştırabilir. Ancak bu yaklaşımda ruhsallık ile ifade edilen, din temalı kavramlar değildir. İş yaşamında ruhsallık yaklaşımının din ve dini inanç yapıları ile ilgisi yoktur. Din, ruhsallık kavramının alt öğelerinden biridir ancak buradaki kullanımı, dini bir temayı kapsamamaktadır.

Burada kullanılan ruh kavramını daha iyi anlamak için, İşyeri Ruhsallığı kavramının kaynağına, ortaya konduğu dilde; İngilizce’deki kullanımına bakalım:

İngilizce’de “ruh” kavramının karşılıklarından olan şu iki sözcüğü inceleyelim:

1.            Spirit : Bireyin yaşam kaynağı, ona yaşam enerjisi veren etki.

2.            Soul: Ölümden sonra bedenden ayrıldığına inanılan enerji.

Aradaki farkı net yansıtabilmek için, sözcüklerin anlamlarını elimden geldiğince yazmaya çalıştım.

İş yaşamında ruhsallık yaklaşımında geçen ruh, “spirit” sözcüğünün karşılığı olan anlamda kullanılmaktadır.

Yani, iş yaşamında ruhsallık yaklaşımında, “soul” sözcüğünün karşılığı olan haliyle dinsel, ilahi bir nefesten değil; bir yaşam amacından, varoluş halinden söz edilmektedir.

İş Yaşamında Ruhsallık Nasıl Ortaya Çıktı? İş Yaşamında Ruhsallığa Neden İhtiyaç Oldu?

İş yaşamında ruhsallığa giden süreci anlamak için İK tarihçesine baktığımızda önce performans kaygısıyla çeşitli verimlilik uygulamalarının yapıldığını görürüz. Bunların çoğu, bireyin ruhsallığına uygun olmayan uygulamalardı. “İnsan makinedir. İnsan ekonomik bir varlıktır.” anlayışının egemen olduğu, insan kaynaklarının ortaya çıkış sürecinde yaşanan sancılı deneme yanılma süreçlerinin olduğu bir dönemdir bu.

Bu dönemi, bu görüşün tamamen karşısında olan “insan sosyal bir varlıktır.” dönemi izledi.

Bu dönemde de insanın ekonomik tarafı göz ardı edildiğinden, farklı problemlere neden oldu.

Bir sonraki aşamada, “insan hem ekonomik hem sosyal bir varlıktır” dendi.

Ve çağdaş insan kaynakları yönetimine geçiş yapıldı.

Şimdi ise, “insan hem ekonomik hem sosyal hem de ruhsal bir varlıktır”. diyoruz. Bu ifadeyi belki de ilk kez burada, ben kullanıyorum.

Esasında İK yönetiminde odak, kurumun elde edeceği sonuçlardı. Verimlilik, karlılık amacıyla çalışan bağlılığına odaklanılmasının öncelikli nedeni de bu. Bu uğurda motivasyon teorileri, çalışan bağlılığı uygulamaları yapıldı.

1920lerde Hawthorne Çalışmaları ile insanların sosyal yönleri, duygu bağı kurma ihtiyaçları, ortaya koyuldu. Hatta bu çalışmalarda ilk defa molalar, öğle yemeği, esnek çalışma saati gibi uygulamalar hayata geçirildi.

Bu yüz yıllık yolculuk, bir yere kadar iş gördü fakat bugün geldiğimiz noktada, bunların yeterli gelmediğini görebiliyoruz.

Rasyonellik ve İş yaşamında Ruhsallık

İş yaşamında egemen kültür olan “rasyonellik”, duyguları uzunca bir süre yok saydı. “Ev ile işi birbirine karıştırmayın.” dedi. İkisini birbirinden ayıramayanlar, profesyonel olamamakla etiketlendi. Bir zayıflık olduğu kabulü ile duygusal olmakla “suçlandı”.

Bunu yaparken, ruhsallık gereksinimi göz ardı edilerek bu gereksinimler karşılanmadığı gibi, karşılanmasını daha da güçleştirecek çalışma koşullarında, daha üst düzey iş beklentileri ile devam edildi.

Bu noktada Maslow’un ihtiyaçlar piramidini birlikte anımsayalım isterim: Çalışma ortamı, bireyin kendini gerçekleştirme idealine ulaşmasına destek olmayacaksa, birey neden çalışsın? Tüm faaliyetlerimizi, kendimizi gerçekleştirme üst ideali için yapmıyor muyuz? Eylemlerimiz, seçimlerimiz bizi bu ideale yaklaştırmak bir yanda dursun, bu ideale gitmekten uzaklaştırıyor, bizi bundan alıkoyuyorsa, daha önce yaşamadığımız içsel ve sosyal çatışmaları yaşar hale geliyorsak, o iş yerinde neden çalışalım?

Ve nasıl çalışabiliriz? Bütünsel esenlik halimizi koruyarak, nasıl çalışabilir ve nasıl doyum alabiliriz?

Uzun yıllar, bu zorlu şartlarda çalışan insanlar bir süredir kendi esenlik hallerini yeniden kazanmak için bireysel bir çaba içindeler. Yoga, meditasyon, nefes çalışmaları gibi birçok yönteme başvuruyorlar. Çünkü böylesi bir çalışma ortamı, birey için sürdürülebilir değil ve eğer orada kalmak bir zorunluluk ise kendini koruyarak kalmanın bir yolunu bulma ihtiyacı duyuyor.

Ne var ki bu da işlevsel bir model değil. Bir yapıyı bir yerden bozup, diğer taraftan onarmaya çalışmak ve iki tarafın sürekli çatışma halinde olması anlamlı değil.

Bu hasarı hiç oluşturmamanın yolunu bulmak gerekiyordu. İşte bu yol, iş yaşamında ruhsallık.

İş Yaşamında Ruhsallığın SosyolojİK Nedenleri

Peki başka hangi SosyolojİK sebepler var?

İş yaşamında ruhsallık ihtiyacı, bir toplumun üyesi olan, bağ ve ilişki kuran, iletişime geçen,  sosyal bir varlık olarak bireyin, temel sosyolojik gereksinimlerini yaşamın iş alanında karşılayamaması ya da tüm bu sahip olduğu sosyolojik uyumun iş alanı tarafından zarar görmesi sonucu doğmuştur.

Gelin, iş yaşamında ruhsallık ve esenlik haline giden yoldaki sosyolojik nedenlere birlikte bakalım:

  1. Kaynakların sınırlılığı doğrultusunda oluşturulan makyavelist sert rekabet ortamı insanları birbirinden uzaklaştırdı. Birlik halinde hareket etmek, yalnızca var olan kaynağa ulaşmaktansa birlikte daha çok kaynak yaratmak ve ortaya çıkan değeri paylaşmak yerine, kalabalıklar içinde yalnızca sınırlı bir kesimin kazanabildiği bir sistemin iş yaşamında egemen olması, insanları birbirine rakip hale getirirken, öfke, hırs, tahammülsüzlük, bencillik gibi olumsuz olgulara da zemin hazırladı. Bireyin, bu durumun bir sonucu olarak toplum içerisindeki “sağlıksız” bireyselleşmesi ile toplumsal yalnızlaşma yaygınlaştı.

Ancak her birey, bir topluluğa mensup olmaya ihtiyaç duyar. Kendinde olanı diğerine aktarmaya, kendinde olmayanı diğerinden alarak beslenmeye duyduğu bu ihtiyaç, zaten toplum olarak yaşamanın nedenlerinden biridir. Sosyolojik ve psikolojik olarak duyulan bu ihtiyacın artması, iş yaşamında ruhsallık kavramının ortaya çıkmasına vesile olan unsurlardan biridir.

  • İş – özel hayat değerlerinin ayrışması ve bu ayrışmanın bir sonucu olarak bireyin çatışma yaşaması: Birey, sosyolojik olarak, toplumsal yaşam içinde çeşitli rolleri aynı anda üstlenir. Bir işyerinde, bir yöneticiye bağlı bir çalışanken aynı anda aynı işyerinde başka birinin yöneticisi olabilir, ebeveyn olabilir, birinin dostu olabilir vb. tüm bu durum ve ilişkilerde de içinde bulunduğu rolün getirdiği çeşitli görev ve sorumlulukları vardır. Buraya kadar her şey doğaldır. Sağlıklı bir psikolojik ve sosyolojik yapı için bunların uyum içinde olması önemlidir. Roller çeşitlenebilir ancak temel değerler birbiriyle örtüşmelidir. Eğer değerler zıt düşerse, yani bir bireyin işyerindeki rolü itibariyle ilişkili olduğu değerler ile, aile yaşamındaki değerleri ya da bireysel olarak iç dünyasındaki değerleri birbiri ile çatışan değerler olursa, uyum azalır, bireyin iç dünyasında da dış dünya ile ilişkisinde de çatışmalar baş gösterir. İş yaşamında ruhsallık, bu değerlerin birbirini onurlandırdığı bir yapıyı vaat etmesi özelliği ile kıymetlidir.
  • Aile yapısındaki dönüşüm, aile birliğinin ve bağlarının algılanış ve yaşanış biçimlerinin eskiye kıyasla farklılaşmış olması: Toplumsal yaşamın değişen şartları, teknolojik gelişmeler, ekonomik koşullar, dünyadaki kültürel dönüşüm vb. sebeplerle, aile yapımızda gözle görülür değişimler söz konusu. Eskiden aile yapısında olan; aile üyelerinin arasındaki güçlü bağlar, paylaşımlar, aile üyelerinin birbiriyle kenetlenmesi ve birbirine olan desteğinde bir çözülme kendini gösteriyor. İnsanlar hızlanan dünya dönüşüne yetişmek için artık birbirini ihmal eder oldu.  Zaman ayıramaz oldu. İnsanlar aynı evin içinde birbirini daha az görüyor. Birey eskiden aile üyelerinden aldığı güçlü duygu bağlarını ve desteği, dışarıdan tamamlamaya çalışıyor. Ailesinden çok gördüğü iş arkadaşıyla, yöneticisiyle bunu tamamlamaya çalışması gayet doğal. Sistemin çarklarından biri işlevini yitirmeye başlayınca, diğer dişliye iş düşüyor. Ailedeki yakın bağlarda oluşan açığı iş yaşamında ruhsallık ile dengelemeye çalışıyoruz. Sistem kendini bu şekilde dönüştürüyor.
  • Hedonik mutluluk sonrası çöküş: Para, unvan, daha çok para, daha çok unvan döngüsü bir koşu bandında koşup durmak gibiydi. Bu bir türlü bir yere ulaşılamayan döngü, modern insanı yordu. Elde edilenler de yeterli gelmedi. Birey aldı, hızla tüketti, o sırada daha fazlası çıktı, daha iyisi çıktı. Her şeye sahip oldu ama umduğu mutluluğu bulamadı. Okul bitince, mezun olunca, işe girince, ilk maaşı alınca, terfi alınca, kıdemli olunca… Mutluluğu ve uzun vadeli doyumu her yakalayamadığımızda, umutları bir sonraki hedefe bıraktık ama artık bunun doğru bir yol olmadığını fark ediyoruz. Yolun sonundaki havuç, artık bizi heyecanlandırmıyor. İş yaşamında ruhsallık doğru yorumlandığında ve doğru şekilde uygulandığında, bu materyalist yaklaşım ve bu yaklaşımın getirdiği hedonizmin yerini doyumlu, köklü, anlamlı ilişkilere ve duygu bağlarına bırakıyor. Bu da hem bireyin kendiyle ilişkisini hem de toplumla olan ilişkisini yeniden ve daha sağlıklı şekilde düzenlemesine olanak sağlıyor.
İş yaşamında ruhsallık (smallbiztrends)

İş’te Ruh Kurumları Nasıl Yerlerdir?

İş yaşamında ruhsallık koşullarını sağlayan kurumların hassasiyet gösterdiği bazı ortak başlıklar var. Bu konu başlıkları ve uygulamaları kısaca şöyle:

1. Anlamlı bir amaç: Bireyin işini anlamlı bulması, iş yaşamında ruhsallık için önemlidir. Ruhsallık alanındaki ihtiyacın doyurulması için gerekli olan unsurlardan biri anlamlılıktır. Bu nedenle, bireyin, yaptığı işi anlamlı bulması gerekir. Bireyin, yaptığı işi anlamlı bulmaması halinde motivasyonda düşüşler görülür. Bu durum performansa ve verimliliğe olumsuz yönde etki eder. Çalışanların, yaptıkları işi anlamlı bulması için iş tasarımı yapmak, iş zenginleştirme üzerine çalışmak kurumsal düzlemde yapılacak çalışmalar arasında sayılabilir.

2. Değerlerin onurlandırılması: Yukarıda değindiğim sosyolojik nedenlerden dolayı, bireyin çalışma ortamındaki koşulların, temel değerleri ile çatışmaması gereklidir. Eğer bireyin iç dünyasında, özel ve sosyal yaşantısında benimsediği değerler iş hayatında onaylanmıyorsa, bu değerlere aykırı tutum ve davranışlar geliştiriliyor ya da çalışanın bu değerlere ters düşecek şekilde hareket etmesi bekleniyorsa, birey bu noktada bir iç çatışmaya girer. Bu nedenle bireyin, değerlerini onurlandıran bir işi, değerlerini onurlandıran bir iş ortamında yapması, iş yaşamında ruhsallık adına kıymetlidir.

3. Güven ortamı: Birey, bireysel farklılıklardan, fikirlerinden, otantik kimliğinden dolayı işinin tehlikeye girmeyeceğini bilmelidir. İş yerindeki devamlılığının ve esenliğinin, iş yeri yönetimi ve kültürünce güvene alınmış olması gerekir.

4. Sağlıklı sınırlar: Hem fiziksel hem sosyal hem de ruhsal sınırların belirlenmesi, açıkça belirtilmiş olması ve içtenlikle uygulanması önem taşır. Çalışanın iş saatleri dışında rahatsız edilmesi, duygusal sınırlarının ihlal edilmesi, iş yerinde ruhsallık ortamının sağlanmasını ve korunmasını zorlaştıran unsurlardan bir tanesidir. Bu nedenle İK Yönetim politikası ve kurum kültürü, sınırlara saygı duyan ve her bir çalışanın sınırlarını koruyan ve gözeten bir anlayışı yansıtmalıdır.

5. Çalışan esenliği uygulamaları: Yurt dışında birçok ülkede haftada 4 gün çalışma modeline geçildi. Ülkemizde de bunun örneklerini görmeye başladık. Esnek çalışma saatleri, çalışanın hayatının diğer alanlarına da etkin ve kaliteli zaman ayırabilmesi için ona alan açan her tür uygulama, çalışan esenliğini bir üst düzeye çıkarır.

Özetle; İş’te Ruh yaklaşımını benimseyen kurumlar, hem kurumsal esenlik hem çalışan esenliği için, çalışanların kendini gerçekleştirme ideallerini ve çabalarını destekleyici tutum, davranış ve politikaları izler.

Değer, anlamlılık, iş-özel yaşam uyumu, bireyin otantik varlığını özgürce ve yargılanmadan ortaya koyabilmesi alanlarında destekleyici ve bütünleyici rol oynar.

Bu anlamda, “Ruhsal Liderlik” alanında yetkin olan dönüşüm liderleri ile süreçte daha etkin şekilde var olur.

“Ruhsal Liderlik Nedir?” sorusunun yanıtını, gelecek bölümlerde bulabilirsiniz …

Bürke Nazlı ÇINAR

Kaynakça:

  1. Kurtar, Ş. (2009). Ruhsal Liderlik Ölçeği: Türkçe Dilsel Eşdeğerlik, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, 9-45
  2. Gündüz, Ş. (2014). Ruhsal Liderlik ile Örgütsel Sinizm Arasındaki İlişki: Duygusal Zekanın Aracı Etkisi, 5-24
  3. Robbins, S. & Judge, T. (2017). Örgütsel Davranış, 536-541

Anahtar Kelimeler:

İş yaşamında ruhsallık, ruhsal liderlik, kurumsal esenlik, çalışan esenliği, insan kaynakları, ruhsallık, iş’te ruh, iş yerinde ruhsallık, işyeri ruhsallığı, spiritüel kurumlar, sosyoloji

by

Ruhsal Liderlik

Bir önceki yazımda, iş yaşamında ruhsallığı ele almıştım. Bu yazıda da ruhsal liderlik konusuna giriş yapacağız.

Ruhsal liderlik, iş yaşamında ruhsallık halinin sağlanması ve korunması için önemli bir unsur.

Web sayfamın Çözümler sekmesinde yer alan “Ruhsal Liderlik Programı”nın metninde şöyle bir ifade kullanmıştım:

“Ruhsal Liderlik bana göre, bir “yapma” halinden çok, bir “olma” hali. Bunu bir görev gibi

yapamazsınız. İçselleştirirsiniz. İçten, kalbinizden gelir.”

Ruhsal liderlik, tam da böyle bir şey. Bu konuda Bothwell diyor ki: “Bir bireyi değiştirebilmek

için, öncelikle kendini nasıl değiştirebileceğini bilmelisin.” (1983, The Art of Leaderhip)

Marcic ise şöyle der: “Ruhsal gücün kaynağı; politik güç yerine sevginin kullanılmasıdır.” (1997)

Fry (2005), çalışanlar açısından bakıldığında, ruhsallığın yaşandığı iş yerlerinde çalışanların daha verimli çalıştıklarını, bunun da daha az baskı ve korkudan kaynaklandığını, ayrıca daha etik bir havanın bulunduğu yerlerde insanın çalışmaya daha çok isteklendiği ve bu isteğin de içten geldiğini, yani doğal olduğunu savunmaktadır. (2009, Kurtar, Ş. Ruhsal Liderlik Ölçeği…)

Tüm bunlar bizi şu ortak noktada buluşturuyor: Ruhsal liderlik, salt teknikle değil; kalp ve ruhla, içtenlik ve sevgiyle var olan bir liderlik halidir.

Ruhsal Liderlik Neyi Amaçlar?

Ruhsal liderliği anlamak için bu bölümde sosyal bireyin varlığının temel unsurlarına ve gereksinimlerine odaklanacağız.

Moxley, ruhsal liderliğin temelinde yer alan dört ana unsurdan söz eder:

1. Beden

2. Akıl

3. Kalp

4. Ruh

“İş Yaşamında Ruhsallık” başlıklı yazımda Hawthorne Çalışmaları’ndan söz etmiştim. Aslında bundan tam 100 yıl önce çalışan; beden, akıl, kalp ve ruhu ile bütün olarak kabul edildi. Ancak devamında etkin ve kalıcı uygulamalar yeterince geliştirilemedi ya da daha doğru bir deyişle, 100 yıl öncesinden bu yana yapılan çalışmalar, bugünün iş dünyası koşullarında yeterli gelmiyor.

Bugünün iş dünyasında, bireyin yaşamda anlamı bulması ve mutlu olması için bu dört unsurun birlikte uyum ve denge içinde işlemesini gözetmek gerekiyor.

Buradaki mutluluk kavramına, Seligman ile kısaca değinmek isterim:

Seligman mutlulukla yaşam ilişkisini şöyle kurar: Üç tür yaşamdan söz eder: Güzel yaşam, iyi yaşam ve anlamlı yaşam. Güzel yaşam haz ile ilişkilidir ve en düşük düzeydeki mutluluktur. İyi yaşam; başarılı olduğumuz, kendimizi yeterli hissettiğimiz alanlar ile ilişkidir ve bir üst düzeyde mutluluğa işaret eder. En üst düzey mutluluk için ise anlamlı bir yaşamı gerekliliğini vurgular ve anlamlı yaşamı, kişiler arası ilişkiler, hobiler, özgecil sevgi ve değerler, bilgelik, kişisel gelişim ve yaratıcılık gibi olgulardan beslenmenin var olduğu bir yaşam olarak tarif eder.

İşte Seligman’ın anlamlı yaşamı ve en üst düzey mutluluğu, yukarıda paylaştığım dört ana unsurun uyum ve denge halinde olması ile yaşamlarımıza gelir.

Birey, bedeniyle, aklıyla, kalbiyle ve ruhuyla bir bütün olarak doyumlu hissettiğinde, tüm parçaları ayrı ayrı bir bütün olarak varlığını onurlandırdığında anlamlı bir yaşam sürdüğünü hisseder.

Akıl, rasyonel düşünceyi temsil eder. Mantıklı düşünebilen, muhakeme yapabilen tarafımızdır. Kalp, duyguları temsil eder. Pek çok davranışımıza yön veren, aslında duygulardır. Ve ruh, spiritüel tarafımızı temsil eder. Burada “spiritüel” kavramı ile kastedilen yapıyı, “İş Yaşamında Ruhsallık” başlıklı yazımda okuyabilirsiniz.

Ruhsal liderlik, bu dört unsurun kendi içinde uyum ve dengede olması için, bireyin grupla olan uyum ve dengesini, bütünlük hissini, anlamlılık ve güven ihtiyacını yanıtlayacak bir çalışma ortamı ve ilişki yapısı üzerine çalışır.

Birey bu sayede, çalışma ortamını güvenli bir yuva gibi görebilir. Kendini oraya mensup hissetmek, bireyin kurmaya ihtiyaç duyduğu duygu bağları için gereklidir ve ruhsal liderlik bize bunu sağlar.

Ruhsal Liderlik kavramının yaratıcılarından Fry, bu konuda şöyle söyler:

Ruhsal liderlerin görevi farklılıklara açık bir örgüt ya da toplum yaratmak, bireye çağrıda bulunmak (calling), onlara aitlik hissini (membership) tattırmak ve takdir edilmesi yollarıyla çalışanın verimliliğini sağlamaktır (Fry, 2003).

Ruhsal Lider Olmak İçin Hangi Özelliklere Sahip Olmalısınız?

Bu bölümde, iş yaşamında ruhsallık ve ruhsal liderlik üzerine çalışmaları olan değerli isimlerin, ruhsal liderin sahip olması beklenen özellikleri ve ruhsal liderliğin doğasında olan dinamikler üzerine anektodlarını paylaşacağım:

Ruhsal liderlerin özelliklerine ilişkin şu ortak noktalara ulaşılmıştır (De Pree,1992; Covey, 1990; Fairholm, 1996, Kesken vd., 2005):

• Ortak “anlam” ve “değer” yaratma

• Sevgi duyma

• Vizyon oluşturma

• Yetki verme

• Eğitim ve gelişim olanakları sağlama

• Önsezilere verilen önemle risk alma

• Çalışanlarına ve kuruma hizmet etmek için duyulan derin istek

• Dönüşüme duyulan istek

• Hizmetkâr liderlik

Fry, ruhsal liderliğin, şu üç unsurun birlikteliği ile mümkün olduğunu savunur:

  1. Sevgi
  2. Öğrenme
  3. Rehberlik  Etme

Sherri, ruhsal liderlerin özelliklerini şu şekilde sınıflandırır:

  1. Çevresindekiler için hedef belirlerken açık bir vizyon oluşturma
  2. Örgütün tüm bölümlerine anlam kazandırma kapasitesi ve etkili bir sistem oluşturmak için takım çalışmasına önem verme
  3. Örgütteki herkesi güçlendirme ve ilham verme yeteneği
  4. Hedefleri belirlemeden önce örgütün önemini vurgulama
  5. Derin değer duygusu ve güçlü ahlaki amaca dayalı kararlar almaya öncülük etme

Menon, ruhsal liderlik teorisini aşağıdaki dört bağlamda inceler:

  1. Ataerkil-mekanik bağlam (paternal-mechanistic): Kazan ya da kaybet ilkesini benimsemiş, iş dünyasının güçlü olanın kazandığına dayandırıldığı ve liderlerin zenginlik

yaratma üzerine odaklandığı 1960’lara kadar benimsenen, ancak izleri hala görülen bir liderlik anlayışıdır.

  • İnsancıl bağlam (humanistic): Bu görüşte liderlerin amacı yine zenginlik yaratmaktır ancak “kazan-kazan” ilkesini benimsemektedir. Çalışanların da hassas bir şekilde yönetilmesi esastır. 1960-1980 arası benimsenen ve yine izleri hala görülen bir liderlik anlayışıdır.
  • Bütüncül bağlam (holistic): Yine zenginlik yaratmak önemlidir ancak bu kez sadece örgütün sahipleri için değil, çalışanlar, müşteriler, rakipler, toplum, doğa ve gelecek kuşakları kapsayan tüm paydaşlar için zenginlik yaratmak gerekmektedir. Liderin görevi kontrolden çok katılımcı yetkilendirme olmalıdır. 70’lerin ortasından 90’lı yıllara kadar hüküm sürmüştür.
  • Ruhsal-temelli bağlam (spiritual-based): 90’ların başında ilk üç liderlik anlayışının bir kombinasyonu oluşturulmuş ve sonrasında da ruhsallık temeline dayalı bir anlayış geliştirilmiştir. Bireyler kendi yaşam amaçlarını ve örgütün yaşam amaçlarını karşılama bilinç düzeyinde olmalıdır.

Bu özellikleri önümüzdeki süreçte daha detaylı olarak ele alacağım. Ruhsal liderin sahip olması gereken bu özelliklerin her biri kendi içinde ayrı bir oluşum süreci gerektiriyor.

Bürke Nazlı ÇINAR

Kaynakça:

Martin E. P. Seligman, Authentic Happiness, London: Nicholas Brealey Publishing, 2002, ss.250-260

Louis W. Fry, Jerry Biberman ve Len Tishler, (Ed.), Spirituality in Business: Theory, Practice, and Future Directions, New York: Palgrave, 2008, Spiritual Leadership: State-of-the-Art and Future Directions for Theory, Research, and Practice, Tarleton State University, College of Business Administration, http://www.tarleton.edu/Faculty/fry/ resources.html (19 Ağustos 2011), s.106.

Dennis Duchon ve Donde Ashmos Plowman, “Nurturing the Spirit at Work: Impact on Work Unit Performance”, The Leadership Quarterly, 2005, University of Texas, Department of Management, http://bus.utk.edu/mgt/faculty/ personal/plowman/documents/lq2005.pdf (19 Ağustos 2011), s.811.

Tracy E. Quinnine, “Spiritual Leadership within the Service Industry: A Phenomenological Study Interpreting the Spiritual Leadership Experiences of Eight Business Executives”, (Doktora Tezi, Capella University, 2007), PQDT veri tabanı, (17 Şubat 2013), ss.84-86.

R. Smith Sherri, “Spiritual Leadership as an Effective Leadership Style for the Public School Superintendent”, (Doktora Tezi, Duquesne University, School of Education, 2007), PQDT veri tabanı, (17 Şubat 2013), s.67.

Anahtar Kelimeler:

Ruhsal liderlik, iş yaşamında ruhsallık, işyeri ruhsallığı, spiritüel liderlik, sosyoloji insan kaynakları yönetimi

by

Ruhsal Liderlik ve İş Yaşamında Ruhsallık

Ruhsal Liderlik ve İş Yaşamında Ruhsallık

Ruhsal liderlik rehberliğinde iş yaşamında ruhsallığınızı keşfetmeye ne dersiniz?

İş yaşamında ruhsallık çalışanların birbiriyle iş birliği içinde olduğu, birbirine ve işine duygu bağı hissettiği ve işinde anlam duygusunu yakaladığı bir çalışma ortamı yaratır. Böylece iş yaşamında otantik varlığı desteklenmiş ve sürdürülebilir mutluluğu yakalamış çalışanlar daha fazla varlık gösterir. 

Günümüz çalışma koşullarında toplumsal değişimlerle birlikte, iş yaşamında stres faktörleri de artış gösterir. Beraberinde yaygınlaşmış internet kullanımıyla artan mekanikleşme, hızlı tüketim anlayışı, bilgiye daha hızlı ulaşmanın sonucu; anlık haz duygusu, yalnızlaşmayla beraber toplumdan soyutlanma gibi sorunlar iş yaşamında ruhsallık kavramına dikkat çekmiş ve ruhsal liderlik yaklaşımını doğurmuştur.  

İş yaşamının baş rol oyuncusu çalışanlardır. İş yerlerinde ruhsal ihtiyaçları karşılanmış çalışanlarla, daha verimli ve üretken iş yaşam hikâyelerine imza atılır.

İş Yaşamında Ruhsallık

Yaşamlarının büyük çoğunluğunu çalışma ortamında geçiren bireylerin, yaptıkları işlerinde anlam duygusunu yakalamaları önemlidir. Ruh yaşamın kaynağıdır ve çalışanlar iş yaşamında ruh taşırlar. İnsanın ruhu kendisine ve tüm insanlığa hayat veren yaşam gücüdür.  Bu nedenle İş’te Ruh, iş yaşamına ayrı bir değer katar.

İnsanın yaşamsal gücünü deneyimlemesi ve hayata geçirebilmesi olarak da nitelendirilen ruhsallık; iş yaşamı dahil yaşamın genelinde zorlu deneyimlerin ve kişisel sorunların üstesinden gelinmesinde önemli rol oynar. Kişinin yaşam amacını bulması ve işinde anlam yakalaması ruhsallığına yönelmesi ile ancak mümkündür.

Yaşamın zorlu ve değişen koşullarında insanlar genellikle umudunu korumak, arzu ettiği rahata ulaşmak, olumsuzluklar karşısında üzerlerindeki baskı, gerginlik ve mutsuzluktan kurtulabilmek için genelde ruhsallığa yönelirler. Kişilerin yaşamında önemli yer tutan ruhsallık, iş yaşamında da duygu bağını ve iş birliği anlayışını güçlendiren önemli bir değerdir. İş yaşamında önemi artan ruhsallığın içsel iş tatmini, örgütsel ve mesleki bağlılıkları arttırdığı öngörülür. Bu durum göstermektedir ki; iş yerlerinde mutlu çalışanların ve iş tatminin artmasında, huzur ikliminin yaygınlaşmasında, beraberinde verimliliğin artmasında ruhsal ihtiyaçların mutlaka karşılanması gerekir. Günümüz iş yaşamında çalışanların duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarıyla birlikte, ruhsal ihtiyaçlarını da karşılayan bir liderlik modeli olarak da ruhsal liderliğe ilgi artmaktadır. Ruhsal liderliğin dünyasına arzu ederseniz birlikte, farkındalık yolculuğuna çıkalım.

Ruhsal Liderlik Nasıl Tanımlanır?

Günümüz yüzyılında dijitalleşmeyle birlikte, iş yaşamında çalışan profesyonellerin beklentileri de değişim göstermektedir. İlerleyen teknolojik gelişmeler, bilgi çağının yükselişi ve ilerleyişi, liderlik becerilerinde de sürekli gelişim gereksinimi doğurur. Bu nedenle günümüz liderleri sahip oldukları yeteneklerini sürekli geliştirme, bilgi ve deneyimlerini güçlendirme amacıyla yeni fırsatlar ararlar.

İş yaşamının getirdiği stres faktörleriyle birlikte çalışanlarda ruhsal boşluk duygusu, psikolojik sorunlar, yalnızlık hissi, mutsuzluk, öngörülemezlik ya da anlam duygusunu yakalayamama gibi sorunlar görülmektedir. İş yaşamının getirdiği bu sorunların çözümünde güven, samimiyet, sevgi, merhamet, şefkat, barış, aidiyet ve cömertlik gibi değerlerin önemi karşımıza çıkmaktadır. Ruhsal liderlerin de iş yaşamında, bu nedenle önemi gün geçtikçe artmaktadır.

Ruhsal liderlik; çalışanların ruhsal anlamda işlerine ve iş yerlerine bağlılık duygusuna sahip olmaları için ihtiyaçları olan değer, tutum ve davranışları içselleştirmelerini sağlayan liderlik anlayışıdır. Ruhsal liderler, çalışanların ruhsal anlamda yaşama bağlandıkları duygusuna sahip olmaları için ihtiyaç hissettikleri değer, tutum ve davranışları içselleştirmelerini sağlayarak, çalışanların manevi yönden güdülenmelerini kolaylaştırırlar.

Ruhsal Liderler Hangi Özellikleri Taşımalı?

Ruhsal liderler; çalışanların iş yerlerinde yaşam gücünü açığa çıkarmalarını hedefleyerek, işlerinde anlam duygusunu keşfetmelerine destek olan kişilerdir. Ruhsal liderin odak noktası ise öncelikle insanın varlığı, duyguları, aklı ve ruhudur.

Ruhsal liderlerin öne çıkan bazı özelliklerine baktığımızda:

  • Ruhunda insan sevgisi taşıması
  • Ortak anlam ve değer yaratma becerisi
  • Yetki devredebilmesi
  • Vizyon oluşturma becerisi
  • Çalışanlara sürekli eğitim ve gelişim olanağı sunabilmesi
  • Gerektiğinde risk alma becerisi
  • Çalışanlarına ve kuruma hizmet etme arzusu
  • Gerektiğinde dönüşüm sağlayabilme becerisi
  • Hizmetkâr liderlik ruhu taşıması ilk akla gelenlerdir.

Etik değerleri yüksek, çalışanlara değer veren ve çalışanlarla ortak değerler oluşturabilen ruhsal liderlerin, ekip üyelerine olan güven duygusu yüksektir. Pozitif değer ve ilkeleri ruhlarında barındırırlar. Çalıştıkları örgütlere ve kendilerine ulaşabilecekleri yüksek hedefler koyarlar. Kendilerini ve üyelerini hızlı motive ederler. Değişime açık olup, daima kendilerini aşma arzusunda olurlar.

İş yaşamında bir örgütün en değerli kaynağıdır çalışanlar. İş yerlerinde çalışanların ruhsal dünyasını anlayan liderler, çalışanlarla kurduğu güçlü duygusal bağ ile daha yüksek performanslara imza atarlar. Ruhsal liderler sağlamlaştırdıkları güven duygusuyla, çalışanların içsel motivasyonlarını ve örgütsel bağlılıklarını da güçlendirirler.

Ruhsal liderlik anlayışının yaygınlaştırıldığı iş yerlerinde, mutlu ve ihtiyaçları karşılanmış çalışanların hâkimiyeti söz konusudur. Böyle iş yerlerinde örgütsel performans yüksek ve İş’te Ruh atmosferi hâkimdir.

Ruhsal liderlikle ilgili hizmetlerimiz hakkında daha kapsamlı bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.

Şenay ZUHUR

Kaynaklar

  1. Anderson, H. (2000). This place hurts my spirit. Journal for Quality and Participation, 23(4), 16-17.
  2. Baloğlu, N. & Karadağ, E. (2009). Ruhsal liderlik üzerine teorik bir çözümleme. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 58(15). 165–190.
  3. Polat, S. (2011). The level of faculty members’ spiritual leadership ualities display according to students in faculty of education. Procedia Social and Behavioral Sciences 15, 2033- 2041.
  4. Fry, LW. (2003). Toward a theory of spiritual leadership. The Leadership Quarterly, 14, 693-727.
  5. Kesken, J. & Ayyıldız, NA. (2008). Liderlik Yaklaşımlarında Yeni Perspektifler.Ege Akademik Bakış,8(2) , 729-754.
  6. Korkut, A. (2012). Ruhsal liderliğe ilişkin kuramsal bir inceleme (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İnönü Üniversitesi, Malatya.

Anahtar Kelimeler

ruhsal liderlik; liderlik; ruhsallık; iş yerinde ruhsallık; iş’te ruh

by

İş’te Ruh: İş Yaşamında Ruhsallık

Ofiste, hibrit ya da uzaktan… Aile şirketi, start up ya da kurumsal… Şirketler verimlilik ve sürdürülebilirlik, çalışanlar ise esenlik içinde çalışmak istiyor. Tüm bunlar için hepimizin anlamlı ve doyumlu bir çalışma deneyimine ihtiyacı var. Yalnızca çalışan veya işveren odaklı değil; tüm paydaşları kapsayan bir yaklaşımı benimsiyoruz. Sizi, iş yerinde ruhsallıkla tanıştırıyorum!

https://youtu.be/sqBY-dQBvf4?si=zZAlGsbNkSTV1vaJ

    Ofiste, hibrit ya da uzaktan… Aile şirketi, start up ya da kurumsal… Şirketler verimlilik
    ve sürdürülebilirlik, çalışanlar ise hoşnutluk içinde çalışmak istiyor.
    Tüm bunlar için hepimizin anlamlı ve doyumlu bir çalışma deneyimine ihtiyacı var.
    Yalnızca çalışan veya işveren odaklı değil; tüm paydaşları kapsayan bir yaklaşımı
    benimsiyoruz.
    Sizi, iş yerinde ruhsallıkla tanıştırıyoruz!

    Telefon

    0530 190 09 41

    E-mail Adresi

    info@burkenazlicinar.com